Linkler

Tüketim Çılgınlığı

Markaların bize dayattığı ihtiyaçlar mı, yoksa gerçekten ihtiyacımız olanlar mı? Bir düşün… Yeni bir telefon çıktığında, elimizdeki hâlâ çalışıyorken neden yenisini isteriz? Yoksa bu bir ihtiyaç değil, sistemin bize sunduğu bir illüzyon mu?

Sahip olmak artık bir güç göstergesi haline geldi. Giydiğimiz markalar, sürdüğümüz arabalar, taktığımız saatler… Hepsi toplum içindeki “değerimizi” yansıtıyor. Ama neye göre? Kime göre?

Bir çocuğun bayat ekmekle karnını doyurduğu bir dünyada, bir başkasının sadece görseli güzel diye yemek sipariş edip çöpe atması, bizim insanlığımızı sorgulamamıza yetmiyor mu?

Bir yanda su bulamayan insanlar, diğer yanda hortumla şır şır araba yıkayanlar... İki farklı dünya, tek gerçek: Gereksiz tüketim, adaletsizliği körüklüyor.

Ama dur… Sert çıktık, şimdi yumuşayalım. Çünkü herkes bilinçli doğmaz, ama herkes bilinçlenebilir.

İhtiyaçlarımızı yeniden tanımlamak zorundayız. Gerçekten neye ihtiyacımız var? Bir fincan kahve mi? Yoksa o kahvenin fotoğrafını paylaşacağımız ortam mı?

Az tüket, çok düşün. Tüketimin seni değil, sen tüketimini yönet.

Tüketim alışkanlıklarımız, sadece cebimizi değil; dünyayı, insanlığı ve geleceği etkiliyor. Bilinçli tüketim; hem kendimize, hem çevremize, hem de gelecek nesillere olan borcumuzdur.

Webmaster Atilla'dan Yorum
Bu yazıyı yazarken içim acıdı… Çünkü bir yanda modayı takip etmek isteyen gençler var, diğer yanda ikinci el montla okula giden çocuklar... Sistemin bu adaletsizliğini görmemek için kör olmak gerek.

İnsan bir an durup kendine şu soruyu sormalı: Benim gerçekten neye ihtiyacım var? Yoksa ihtiyacım sandığım şeyler, sadece reklamların ve egomun yönlendirmesi mi?

Gerçek ihtiyaçla, dayatılmış istek arasındaki farkı görebildiğimiz anda tüketim çılgınlığından bir adım uzaklaşmış oluruz.

Hızlı Tüketim ve Mutsuzluk Webmaster Atilla Cadde Terzi / Kdz.Ereğli / Cadde Terzi Yazdı caddeterzi.com