Terzi ve Berberin Sohbeti
Karşılıklı dükkanları bulunan terzi ve berber sohbete başlar.
Berber: Bak usta, biz saçı üç numaraya vurunca adamı on yaş genç gösteriyoruz. Sizinki öyle mi? Kumaş bol geldi mi, müşteri tombul çıkar!
Terzi: Biz bol kesersek yeniden dikeriz, sen bir saçı fazla kesersen... adam şapkayla gezer.
Berber: Biz aynaya bakınca müşteri memnuniyetini görürüz. Seninki bir hafta sonra gelir, "kol dar geldi" diye söylenir.
Terzi: Senin müşteri aynaya bakar, sonra dışarı çıkar rüzgarla saç uçar! Bizimki düğüne gider, herkes sorar: "Terzinin adresini"
Berber: Biz her kesimde risk alırız, kulak mı gider, ense mi kayar… Sizinki sadece paça kısaltmak. Ne dram var ki orda?
Terzi: O paça kısaltma var ya… yanlış kes, pantolon cenazelik olur! Bir kumaşı batır, müşteri dükkâna bir daha uğramaz.
Berber: Kardeşim, biz bir tıraşla adama özgüven veriyoruz! Sizin takım elbise özgüven değil, düğün masrafı çıkarıyor!
Terzi: Biz şıklıkla uğraşıyoruz, siz tüylerle! Hem biz bir kere dikiyoruz, sen haftada bir aynı kafayı kesiyorsun!
Berber: E haklısın, siz bir dikiyorsunuz, adam ömür boyu aynı ceketi giyiyor!
Terzi: Seninki üç gün sakal uzasın, emeğin unutulur. Bizim ceket, yirmi yıl sonra hâlâ dolapta asılı!
Berber: Senin müşterin ceketi giyene kadar moda değişiyor, usta!
Terzi: Senin müşterin aynaya bakmadan tıraş olamıyor, ustam!
Tam o sırada sokaktan geçen yaşlı bir amca yanlarına otur, ikisine de bakar, gülümser.
Marangoz Amca (gülümseyerek durur): Ulan neye tartışıyorsunuz?
Ben de kesiyorum, ben de biçiyorum…
Ama hiç kimseye kısa veya uzun gelmiyor yaptığım masa!
Berber (gülerek): Tamam işte, bu iş artık uzadı.
Keselim bu muhabbeti, yoksa sen de çiviyi çakarsın!
Terzi: Hadi çaylar benden olsun.
Şurada üç zanaatkârız, içmeden dağılmayalım!
(Üçü de kahkahalar eşliğinde kaldırıma oturur. Sahne mahalle sıcaklığında donar.)