Kütüphanede Kitapların Sohbeti
Toz kokusu, sayfaların hafif hışırtısı ve loş ışık… Kütüphane, zamana karşı sessizce direnen bir mabed gibi duruyordu. Raflardaki kitaplar ise sanki birbirine yaslanmış, derin bir sohbete başlamaya hazırdı…
“Hey millet… Bugün yine kimse uğramadı!” dedi kapaksız kalmış eski roman, sayfalarından sızan hüzne inat, keskin bir öfkeyle.
“Gelir mi hiç? Millet kitap açacağına 30 saniyelik videolara bakıyor.” diye tısladı ansiklopedi. “Öğrenmek istedikleri şey ‘nasıl 5 dakikada zengin olunur’ falan.”
“Aynen!” dedi tarih kitabı. “Benim içimde yüzlerce yıl var. Onlarsa ‘3 dakikada Osmanlı tarihi’ videosu izleyip bilge sanıyor kendini. Ha-ha!”
Aradan çocuk kitabı atladı: “Ben anlamıyorum… O videolardaki tipler zıplıyor, bağırıyor, ekranda bir sürü parlak yazı çıkıyor… Neymiş, ‘dikkat çekme teknikleri’. Yahu biz yıllardır kelimelerle kalbe dokunuyoruz. Sizin o flaş efektiniz mi daha değerli?”
Bilim kurgu kitabı lafa karıştı: “Teknolojiyi biz hayal ettik, onlar bize ihanet etti. İnsanlar kendi hayal güçlerini çalıştırmıyor artık. Videoda ne görürse onu hayal ediyor, o kadar.”
Aşk romanı gözlerini devirdi: “Eskiden beni okuyanlar sayfaları yavaş yavaş çevirirdi, karakterlere âşık olurdu. Şimdi 10 saniyelik aşk videosuna bakıp ‘vay be ne romantik’ diyorlar. Ne romantik ama… 3 saniye sonra başka videoya geçiyorsun.”
Felsefe kitabı burnunu çekti: “Hızlı tüketim kültürü, dostlar… Kitap okumak emek ister. Videoda ‘zaten anlattık’ diye geçiştiriyorlar. Oysa gerçek bilgi, düşünceyle sindirilir. Ama kimse düşünmeye vakit ayırmıyor artık.”
Rafın en üstündeki şiir kitabı hafif alaycı bir sesle ekledi: “Bırakın yahu… Videolar yeni oyuncakları. Bir gün sıkılırlar. O zaman yine buraya, sayfaların arasına dönerler. Biz o zaman, ‘Hoş geldin’ mi deriz, yoksa ‘Nerelerdeydin’ mi bilemem…”
Ve raflarda kısa bir kahkaha dalgası dolaştı. Çünkü kitaplar biliyordu:
Videolar gelip geçer, ama kelimeler… Hep kalır.
Webmaster Atilla Yorumu
Unutma, videolar seni oyalayabilir… Ama kitaplar seni değiştirir.