cadde terzi logo
ok Linkler
webmaster atilla,berber,berber osman

Berber Osman

İstanbul’un eski semtlerinden birinde, dar bir sokağın köşesine sıkışmış mütevazı bir berber dükkânı vardı. Dışarıdan bakıldığında sıradandı bir sandalye, bir ayna ve solmuş bir tabela. Ama içeri adım attığınızda farklı bir şey hissederdiniz.

Burası sadece saçların kesildiği bir yer değildi. Hikâyelerin anlatıldığı, dertlerin paylaşıldığı ve umutların sessizce filizlendiği bir mekândı.

Elli yıl boyunca, Berber Osman aynı yıpranmış taburede oturdu; sadece saçları değil, hayatları da şekillendirdi.

Birçok çocuğun ilk saç kesimi onun maharetli elleri ve sıcak gülümsemesiyle başladı. Yıllar geçti, o çocuklar büyüdü ve yanlarında kendi çocuklarıyla tekrar geldiler. Osman hepsini hatırladı. Yargılamadan dinledi, istendiğinde öğüt verdi, çoğu zaman sadece anlayışla başını salladı.

Osman’ın koltuğuna oturmak, görülmek, duyulmak ve anlaşılmak demekti. Onun berber dükkânı sadece bir hizmet değil; bir sığınaktı.

Bazıları taşındı, bazıları kaldı. Evlenenler, boşananlar, hastalananlar, sevinç yaşayanlar… Hepsi bir şekilde tekrar Osman’a döndü. Sadece saç kestirmek için değil, denge bulmak, kendini yeniden hatırlamak için.

Zamanla Osman’ın elleri titremeye başladı. Ama varlığı hep güçlü kaldı. Onun aynası sadece yüzleri değil, nesilleri yansıttı. Baba, oğul, torun... hepsi aynı sandalyede oturdu; hafızayla ve sevgiyle birbirine bağlı.

Sonra bir sabah, kepenkler kapalı kaldı. Camda el yazısıyla yazılmış bir not vardı: “Berber Osman artık aramızda değil. Ama aynasında bıraktığınız izler hâlâ duruyor.”

Cenazesi mahalle camisinde kılındı. Nesiller bir araya geldi: yaşlısı, genci… Kimi onun bir zamanlar kestiği saçlarla beyazlamıştı, kimi ise onu hiç tanımamış ama mirasını taşıyordu. Gözyaşları aktı, dualar yankılandı, anılar sanki sarılma gibi paylaşıldı.

webmaster atilla,berber,berber osman
Aynı yılın ilerleyen zamanlarında, mahalle sakinleri ona olan minnettarlıklarını göstermek için bir jest yaptı: Elinde makaslarıyla oturan Berber Osman’ın bronz heykeli, artık onun adını taşıyan parka yerleştirildi: Berber Osman Parkı.

Berber Osman koltuğunu bırakmış olabilir, ama kalpleri asla terk etmedi. O, bir ayna oldu. Bir hafıza. İyiliğin sessiz bir hatırlatıcısı.

Berber Osman’ın Hikâyesinden Hayat Dersi
Berber Osman’ın hikâyesi, gerçek etkinin her zaman büyük jestlerle ya da prestijli unvanlarla gelmediğini hatırlatıyor. Bazen tek gereken şey, her gün orada olmak, nezaket göstermek, yargılamadan dinlemek ve herkese insan gibi davranmak.

O sadece saç kesmedi insanların hayatlarının bir parçası oldu. Hikâyelerini dinledi ve kendisi de o hikâyelerin bir parçası oldu. Nesillerin büyümesini izledi ve onları fark ettiğini hissettirdi. Küçücük berber dükkânı, bir güven, hafıza ve süreklilik mekânına dönüştü.

Hayat dersi şudur: Gerçek miras, ünle değil; tutarlılık, alçakgönüllülük ve içten insan bağıyla inşa edilir.

Bazen bir makas, saçtan fazlasını şekillendirir: Hatıraları. Gerçek bir zanaatkâr, yalnızca elleriyle değil, yüreğiyle çalışır. Miras, nezaketle bağlılık kesiştiğinde yaşar.

Webmaster Atilla’nın Yorumu
Berber Osman’ın hikâyesi, bana dijital dünyanın hızla geçtiği, yüzeyde yaşadığımız şu çağda unuttuğumuz bir gerçeği hatırlattı: Asıl bağlar, fiziksel mekânlarda ve sessiz sadakatlerde kurulur.

Bugün bir web sitesinde binlerce ziyaretçi olabilir ama bazen bir berber koltuğunda oturan tek bir insanın hikâyesi, bir ömür boyu iz bırakır.

Ben bir webmaster olabilirim, ama kodlar arasında yaşadığımız insan hikâyelerini unutmamalıyız. Çünkü sonunda, bizi biz yapan ne kadar çok içerik ürettiğimiz değil; ne kadar iz bırakabildiğimizdir.

Berber Osman gibi... Herkesin bir koltuğu olmalı bu dünyada. Dinleyen, unutmayan, sahip çıkan bir koltuk.

ok Webmaster Atilla ok Cadde Terzi / Kdz.Ereğli / Cadde Terzi Yazdı ok caddeterzi.com